22.5.11

birkaç rüya birden gördüm.
ama hatırlamıyorum.
sadece birisi beni çok etkilemişti.
onun kısa bir bölümünü anımsar gibiyim.
kaçıyorduk.
koşuyordum..
korkuyla, öfke birdi rüyamda.
biranda uyandım.
gözlerimi açtığımda avucumun acıdığını hisettim.
yumruğumu sıkmışım.
o kadar sıkmışım ki elimi açmakta güçlük çektim.
tırnağım avucumun içinde iz yapmış.
elim morarmış.
tuhaftı,çok tuhaf..

17.5.11

mim.

mimleri seviyorum.
mimlenmeyi ise daha bir çok seviyorum:)
Giz'm ve deep mimlemişler.Teşekkür ederim ki:)

Mim konusu;
Eğer Bir Zaman Tüneli Olsaydı Geçmişten Yada Gelecekten Hangi Zamana Gitmeyi, Kimi, Hangi Olayı Görmeyi İsterdiniz ?

aslında bu sorunun cevabını kısmen bilmiyorum diyebilirim.geçmişe gitmek istesem tekrar bugüne geldiğimde aynı süreci yeniden yaşamak gibi bir ihtimal söz konusu.
bunu istemezdim sanırım.ama güzel kaldığı yerde zaman durucaksa tamam dönebiliriz.
gelecekten bir zamana gitmeyiyse isterdim.şuan ki ruh halime göre isterdim ama.bakarsın yarın vazgeçerim:)

görmek istediğim olaysa çanakkale zaferi! 
o yıllarda verilen mücadele,azim,kararlılık ve zafer duygusuna şahit olabilmek çok isterdim.

mimlemiyorum.herkes mimlenmiş:)

15.5.11

yeni bir hayat diliyorum,
sonra elimdekileri sayıyorum.
on parmağımla saydıklarıma yetemiyorum.
tekrar başa dönüyorum.
ağa takılmış balık kadar çaresiz
kurtarılmayı bekliyorum.
dünyama ortak çıksınlar istemiyorum.
sayfalar dolusu haykırsam yine de yetmez biliyorum.
gidiyim diyorum,
başımla beraber gideceğimi hatırlayıp
vazgeçiyorum.
rüzgarın şiddetine kapılan yaprak kadar
savrulmaktan korkuyorum.
ama direnebilecek kadar güçlüyüm
biliyorum.
sevmeyi,
ağzında tükürük gibi biriktirenlerden dinliyorum.
itiraz bile etmiyorum.
gülüp geçiyorum.
gün-aydığında,
milyonlarca bulut görüyorum.
penceremi açıp buyur ediyorum.
götür bendekileri dercesine yalvarıyorum.
ardından bencillik ettiğimi düşünüp,
vazgeçiyorum.
yıllar çabuk geçsin istiyorum.
düşlerim sonumken,
geçsin.
geçsin ki bitsin.
*

11.5.11

sağ kolumda bir ağırlık hissediyorum sürekli.
sanki omuzuma koca bir yük binmiş gibi.
uzun zamandır böyle.
durup dururken yoruyor beni.
iyi davranmıyorum kendime üstelik.
mesela az yemek yiyebiliyorum.
miğdem küçülmüş olabilir.
çikoletayı bile reddedebiliyorum.
-di li geçmişi çok kullanır oldum.
şimdikileriyse az.
görelerim değişmiş
keşkelerim azalmış.
sağ kolum ağrıyor işte.
ona iyi davranmıyorum.


4.5.11

story.

arayı uzattım yine biliyorum.sizleri çok özledim ama:/ bazen hayatın hızına yetişemiyorum işte.kendimi sürekli bir koşuşturmaca içinde buluveriyorum.biraz nefes almaya ihtiyacım var herşeyden uzakta..

konuya nasıl bir giriş yapıcağımı bilmeyecek kadar dilsizim.kafamsa duman duman..
yine de beni anlayacağınızı biliyorum.
dün sabah telefonumu açtığımda telefonda kayıtlı olmayan fakat benim tanıdığım,hafızama kazınmış olan bir numaradan mesaj gelmiş.sabah sabah şaşkınlığımı bir kenara bırakıpta mesajı açmakla açmamak arasında çok gidip geldim.hatta telefonu kapattım,birkaç saniye sonra tekrar açtım belki kaybolur,birşey olurda gider die ama yok olmadı.silmek istedim onuda yapamadım.sonra açtım mesajı.
okudum..
döndüm başa tekrar okudum..
her kelime içinde sanki birçok anlamı birden barındırıyordu. ama okadardı..
uzun bir zamanın vermiş olduğu soğukluk,kin,öfke nasılsa, üzerimde bıraktığı miğde bulantısıda öyleydi..
bahsedilenlerde neydi?
kendince anlatmaya çalıştığı sevgi nasıl bir sevgi olabilirdi?
kendi yaşadıklarını bir bir önüme sıralamasıda ne demek oluyordu!
aylar öncesi canımı acıta acıta biten bir gerçeği değiştirmem mümkün değildi..
bütün bunlar kendimi tamda toplamışken beni yeniden sarsabilir miydi?
hayır olamazdı..
iki bacak arasına sevgimi kurban edebilecek yürekte olan insan sevgiden bahsedemezdi!
pişmanlık mı!
o da neyin nesiydi?
ya özlem?
hiçbirşey geçmişin izlerini silemez, hiçbir ceza bedel olamazdı bırakılan yaraya..
söylenenler yine düşüncelerimi değiştirememişti. geçmişte koruduğum katılık, bin kat daha artmıştı sanki yüreğimde..
..
cevapsız bıraktığım her cümle esir olmuşken bedenime,
affetmem!
aşkımdan ölüceğimi bilsem bile..

Geç kalan mimimimi

mim'i yapmaya bu sefer geç kalmış olsam da  Giz'm  ve  deep 'e teşekkür ediyorum:)

mim konusu; Her seferinde izlemekten zevk aldığınız, vazgeçemediğiniz Yeşilçam yapıtı hangisidir? (çok duygulandığınız, ağladığınız ve güldüğünüz de olabilir.)

çocukluğumdan bu yana yeşilçam filmlerini severek izlemişimdir.hatta bir ara baya kaptırmıştım kendimi:)
hepsi güzeldir de bir seçim yapmak gerekirse tercihimi "Dila Hanım" dan yana kullanıyorum.başrollerini Türkan Şoray ve Kadir İnanır'ın paylaştığı Dila Hanım 'da törelerin mi yoksa aşk'ın mı kazanacağı merak konusuydu.Dila Hanım aşk'a yenik düşüp kanlısını vuramamış olsada,filmin sonunda Dila hanım ve Karadağlı Rıza(kanlısı) karşılıklı oynarlarken her ikisininde vurulmuş olması etkileyici ve üzücü bir sahneydi.
her izlediğimde ilk defa izliyormuşum hissini veren bir yapıttır benim için.